“Ufuk2020 RESPOND –Avrupa ve Ötesinde Kitlesel Göç Olgusunun Çok katmanlı Yönetişimi” proje araştırması sonuçlandı:
Avrupa ve Çevresinde Göç ve İltica Politikaları Başarısız
2015 yılında bir milyonu aşan sayıda mülteci Avrupa’ya ulaşarak göç alan ülkelerde “Mülteci Sorunu” başlığı altında anılan zorluklara ve kriz ortamına yol açtı. Söz konusu “Göç ve Mülteci Krizi”, AB üyesi ülkeler arasında derin ayrışmaları ve siyasi uyumsuzlukları da beraberinde getirdi.Mülteci Krizi Avrupa Birliği sınırlarının zafiyetini, Schengen Sisteminin yargısal sorunlarını ve göçün ve göçmenlerin entegrasyonu sorununun hükümetler arası yönetişimindeki derin ayrışmaları ön plana çıkardı. Mülteci Krizinin en görünür etkisi ise AB üyesi ülkelerdeki siyasi kutuplaşma ve ortak uyumlu siyasi ve sosyal politikalar üretmede yaşanan zorluklar oldu.
Aralık 2017 tarihinde başlayan ve Aralık 2020 tarihinde sona eren RESPOND Avrupa'daki göç ve iltica yönetişimini konu alan ve 11 ülkede (Yunanistan, İtalya, Macaristan, Avusturya, Almanya, İsveç, İngiltere, Polonya, Irak, Lübnan ve Türkiye) gerçekleştirilen üç yıllık yoğun araştırmanın sonuçları Avrupa Birliği ve üye devletlerin göç ve iltica süreçlerinin yönetimi konusunda başarısız olduklarını ortaya koydu. Yöneticiliğini İsveç Uppsala Üniversitesi’nin yürüttüğü araştırma projesinin Türkiye ekibinde, İstanbul Bilgi Üniversitesi, Özyeğin Üniversitesi ve İstanbul-İsveç Araştırma Enstitüsü’nden akademisyenler yer aldı.
İstanbul Bilgi Üniversitesi Avrupa Birliği Enstitüsü’nün yanı sıra birçok üniversite ve akademisyenin katılımıyla 11 farklı ülkede yürütülen Ufuk 2020 RESPOND Araştırma Projesi’nin sonuçları açıklandı. Avrupa'daki göç ve iltica yönetişimi üzerine yürütülen “Ufuk 2020 RESPOND Araştırma Projesi”nin sonuçları, göç politikalarının giderek güvenlik konusu haline getirildiğini, göçmenlerin ve mültecilerin korunmalarına ilişkin büyük yasal ve pratik boşlukların ortaya çıktığını, göçmenlere ve mültecilere karşı uygulanan şiddetin giderek normalleştiğini, üye devletler ve Avrupa Birliği Sınır Güvenliği Birimi (FRONTEX) ve Avrupa İltica Destek Ofisi (EASO) gibi AB aktörlerinin uluslararası insan hakları normlarını ve hukukun üstünlüğünü göz ardı ettiğini gösterdi.
RESPOND araştırmacıları, sınır yönetimi, koruma, kabul ve entegrasyon dahil olmak üzere mülteci-göç yönetişiminin tüm temel alanlarını ele alan ve göç konusunda çalışan resmi görevliler, mülteciler, geçici koruma altında bulunanlar ve ilgili sivil toplum örgütlerinin temsilcileriyle yapılan derinlemesine görüşmelerden çıkan bulguları da içeren 70'ten fazla tematik ülke ve karşılaştırmalı rapor hazırladı. 540 mülteci ve göç konusuyla ilgilenen 220 paydaşla yapılan görüşmelere, İsveç ve Türkiye'de 1.600'den fazla Suriyeli mülteciyle yapılan bir anket çalışmasına ve ayrıca belge ve anlatı analizlerine dayanan RESPOND araştırması sonucunda ayrıntılı bir analiz sunuldu.
Araştırma 2015'ten beri göç politikasında alarm verildiğini gösteriyor
RESPOND, Balkan Rotası, Orta Akdeniz Rotası, Polonya üzerinden İskandinav Rotası ve İngiltere'ye giden güzergahlar boyunca göçün son beş yıldaki “kriz yönetimi” konusunu ele aldı. RESPOND’un karşılaştırmalı raporları, tüm RESPOND ülkelerinde göç ve iltica ile ilgili yasal çerçevenin son derece karmaşık olduğunu açıkça gösteriyor. Bulgulara göre; iyi karşılama yaklaşımından genel bir sapma var. Kitlesel göçün başlangıcında Türkiye ve Lübnan'da uygulanan açık kapı politikası ve Almanya'da uygulanan iyi karşılama kültürünün giderek zayıfladığı görülüyor. 2015'ten sonra yapılan tüm değişiklikler, mevcut haklar standartlarına kısıtlamalar veya sınırlamalar getirerek koruma sistemine erişimi daraltıyor.
11 ülkenin tamamı sınırlarını güçlendirdi ve sınır kontrollerini yoğunlaştırdı
Schengen'e aykırı bir şekilde AB iç sınır kontrollerinin yeniden uygulamaya konulmasıyla örneklendirilebilecek şekilde sınır yönetimi politikalarının yeniden ulusallaştırılması gibi bir eğilim oluştu. Araştırma bulguları ayrıca 2015'ten bu yana askeri ve paramiliter aktörlerin öne çıktığını gösteriyor. Avusturya, Yunanistan, Macaristan, Lübnan, Polonya ve Türkiye - yeni fiziksel (duvarlar, çitler, köpekler, dijital cihazlar, vb.) ve “hızlı geçişli sınır prosedürleri” uygularken, Yunanistan ve İtalya ise “hot spot yaklaşımları” gibi prosedürel engeller yardımıyla sınırlarına erişimi kısıtlamaya çalışmışlardır.
Araştırmayla ilgili kapsamlı bilgi için projenin resmi web sitesi https://respondmigration.com/ ziyaret edilebilir.