Türkiye’ye ilişkin 2010 ilerleme raporunun kilit bulguları

Komisyon, 9 Kasım günü 2010 Genişleme Paketini kabul etti. Paket, Strateji Belgesini, Karadağ ve Arnavutluk’un üyelik başvuruları hakkındaki Görüşler ile aralarında Türkiye’nin de bulunduğu diğer aday ve potansiyel aday ülkelere ilişkin yedi adet İlerleme Raporunu içeriyor. Komisyon, Türkiye’nin özellikle anayasa reformu yoluyla olmak üzere AB üyelik kriterlerini karşılama yönünde ilerleme kaydettiği sonucuna vardı. Bununla birlikte, temel haklar alanında, özellikle ifade özgürlüğünün uygulamada sağlanması için, daha ileri sonuçlara ulaşılması gerekli. Genel itibariyle, müzakereler biraz yavaş da olsa ilerleme kaydetti. Türkiye, Gümrük Birliği’nden kaynaklanan yükümlülüklerini AB’ye karşı tam olarak yerine getirmesi ve Kıbrıs’la ilişkilerin normalleştirilmesi yönünde ilerleme kaydetmesi halinde, müzakerelerin hızını arttırabilir.

Raporun benimsenmesi öncesinde Komisyon Üyesi Füle şu açıklamayı yaptı: "2009 yılında genel olarak kaydedilen ilerlemeye rağmen, Türkiye’nin katılım sürecinin ivme kaybetmesi bizleri endişelendirmekte. Bunu değiştirmek, AB ile mevcut sözleşmelerden - Gümrük Birliği – kaynaklanan ilişkilerinin gereğini Birliğe tam üyeliğe hazırlanması öncesinde tümüyle yerine getirmesi beklenen Türkiye’nin elindedir.”

Siyasi kriterler

Türkiye siyasi kriterleri yeterli düzeyde karşılamaya devam ediyor. 12 Eylül referandumunda onaylanan anayasa değişiklikleri paketi yargı, temel haklar ve kamu idaresi gibi alanlarda ilerleme için gereken koşulları yaratmıştır. Reformlar askeri mahkemelerin yetki alanını sınırlamış; anayasa mahkemesini yeniden yapılandırmış; hakim ve savcılar yüksek kurulunun yapısını genişleterek yargının tamamını daha iyi temsil edecek hale getirmiş; kamu sektöründe sendikal hakların kapsamını genişletmiş; kadın ve çocukların haklarını koruyan özel tedbirlerin benimsenmesi için gereken zemini oluşturmuş; kişisel verilerin korunmasını garanti altına almış ve kamu denetçisine başvuru hakkını getirmiştir.

Anayasa değişikliklerinin şeffaf ve kapsayıcı bir şekilde uygulanması kilit önem taşımaktadır. Temel haklar alanında hala önemli çabalara gereksinim duyulmaktadır. Gazeteciler mütemadiyen kovuşturmaya ve mahkûmiyet kararlarına maruz kalmakta, ve medya üzerindeki baskı uygulamada basın özgürlüğüne sekte vurmaktadır. Gayrimüslim dini cemaatler ve Alevi toplumu aşırı sınırlamalara maruz kalmaya devam etmektedir. Özellikle Kürt meselesini ele almayı amaçlayan “demokratik açılım” ancak sınırlı sonuçlar doğurabilmiştir.

Bölgesel konular ve uluslararası yükümlülüklerle ilgili olarak Türkiye, Kıbrıs sorununa yönelik bir çözümün bulunması amacıyla BM Genel Sekreteri'nin arabuluculuğunda iki toplum liderleri arasındaki müzakerelere yönelik desteğini ifade etmiştir. Türkiye, Ortaklık Anlaşması Ek Protokolü'nün Üye Devletlerin tümüne ayırım yapılmaksızın uygulanmasına yönelik yükümlülüğünü halen yerine getirmemiştir. Kıbrıs Cumhuriyeti ile ikili ilişkilerin normalleştirilmesine yönelik hiçbir ilerleme kaydedilmemiştir. Yunanistan ile ilişkilere bakıldığında, ikili ilişkilerin iyileştirilmesi yönünde yenilenen bir ivme söz konusudur.

Ekonomik kriterler

Türkiye işleyen bir piyasa ekonomisine sahiptir. Yapısal zayıflıklarını ele alan mevcut kapsamlı reform programını uygulaması koşuluyla, orta vadede Birlik içindeki rekabetçi baskılarla ve piyasa güçleriyle baş edebilmesi beklenmektedir.

2009'da yeniden başlayan ekonomik büyüme, 2010'da hız kazanmış ve kriz döneminde meydana gelen kayıpların büyük bir kısmı telafi edilebilmiştir. Mali sürdürülebilirlik korunmuş ve dış finansa erişim hem kamu sektörü hem de özel sektör için sorunsuz bir şekilde devam etmiştir. AB ile ticaret ve ekonomik bütünleşme yüksek düzeyde seyretmiş ve Türkiye, yeni piyasalardaki varlığını güçlendirmiştir.

Özelleştirme ve ekonomik reformlarda yavaş da olsa ilerleme kaydedilmiştir. İşsizlik rakamları kriz öncesi dönemden daha yüksek olup dış dengesizlikler ve finansman ihtiyaçlarında artış meydana gelmiştir. KOBİ'lerin finansmana erişimindeki zorluklar devam etmektedir.

AB mevzuatı

Türkiye yasa ve tüzüklerini AB’ninkilerle uyumlu hale getirerek üyelik yükümlülüklerini yerine getirme kabiliyetini geliştirmeye devam etmiştir. Ekim ayında Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Devlet Yardımları Kanunu’nun kabul edilmesi rekabet alanında katılım müzakerelerinin başlatılması yönünde atılmış önemli bir adımdır. Özellikle balıkçılık, sosyal politikalar, adalet ve iç işleri alanlarında olmak üzere uyumun sağlanması gereken birçok alan daha vardır. Gümrük Birliği’yle ilgili olarak uzun zamandır var olan ticaret engelleri halen çözüme kavuşturulmayı beklemektedir. Türkiye’nin AB’ye ilişkin mevzuatını uygulama ve yürürlüğe koyma konusundaki idari kapasitesini geliştirmesi birçok alan için son derece önemlidir.

Türkiye, AB’nin enerji güvenliği konusunda önemli bir ortak olmaya devam etmektedir. Türkiye Hükümetlerarası Nabucco Anlaşmasını imzalamıştır. Mart 2010’da imzalanan yatay havacılık anlaşması Türkiye ile AB arasında havacılık sektöründe daha yakın işbirliği yapılması için imkan yaratmaktadır. AB-Türkiye geri kabul anlaşmasının imzalanması için yürütülen müzakerelerin tamamlanması yolunda önemli ilerleme kaydedilmiştir.

Katılım müzakerelerinde mevcut durum

Raporlama dönemi süresinde iki başlık açılmıştır: çevre ve gıda güvenliği. Türkiye ile AB’ye katılım müzakerelerinin başlatıldığı 3 Ekim 2005 tarihinden bu yana toplamda 33 müzakere başlığından 13 tanesi açılmıştır. Bir başlık geçici olarak kapatılmıştır(1). Ayrıca 8 başlıkta müzakerelere başlanmasının koşulu olarak açılış kriterleri belirlenmiştir(2).

Türkiye’nin Ortaklık Anlaşması’nın Ek Protokolü’nü tam olarak uygulamaması nedeniyle Aralık 2006’da AB, sekiz müzakere başlığının açılamayacağını(3) ve Türkiye yükümlülüklerini yerine getirene kadar da hiçbir başlığın geçici olarak kapanamayacağını karara bağlamıştır.

AB-TÜRKİYE: ÖNEMLİ TARİHLER

Eylül 1959 – Türkiye, Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET)’na ortak üyelik için başvuruda bulundu.

Eylül 1963 – Türkiye’yi Gümrük Birliği’ne ardından da üyeliğe taşıyacak Ortalık Anlaşması (Ankara Anlaşması olarak bilinir) imzalandı.

Nisan 1987 – Türkiye AET’ye tam üyelik başvurusunda bulundu.

1995 – Türkiye – AB Ortaklık Konseyi Türkiye ile AB arasında gümrük birliğini oluşturan anlaşmaya son halini verdi.

Aralık 1999 – Türkiye AB’ye aday ülke statüsünü kazandı.

Aralık 2004 – AB Konseyi Türkiye ile katılım müzakerelerinin başlatılması için şartları ortaya koydu.

Ekim 2005 - Türkiye ile katılım müzakereler başlatıldı.

1.Gıda güvenliği, çevre, vergilendirme, bilgi toplumu ve medya, sermayenin serbest dolaşımı, fikri mülkiyet hukuku, şirketler hukuku, trans-Avrupa ağları, tüketicinin ve sağlığın korunması, mali kontrol, istatistik, girişimcilik ve sanayi politikası, geçici olarak kapananlar: bilim ve araştırma.

2.Malların serbest dolaşımı, hizmet sunumu serbestisi, kamu ihaleleri, rekabet politikası, mali hizmetler, tarım, istihdam ve sosyal politika, gümrük birliği.

3.Malların serbest dolaşımı, iş kurma hakkı ve hizmet sunma serbestisi, mali hizmetler, tarım ve kırsal kalkınma, balıkçılık, ulaştırma politikası, gümrük birliği ve dış ilişkiler.