"Her yeni medya çıkışında ütopik anlamlar kazanıyor. Sonra da distopik bir dönem geliyor. Sanırım şu anda iki uç noktanın arasında normalleşme dönemindeyiz"

 

 

Bu sayıda dijital içerik üretmenin çok popüler olmadığı zamanlarda Yurttaş Haberciliği ile bu işe başlayan ve sonrasında büyütüp kendi bloğunu ve akabinde sosyal medya platformunu oluşturan Doç. Dr. Erkan Saka ile görüştük. Dijital alanda kendi yolcuğuluğunu anlatan Erkan Hoca ile dünü, bugünü ve gelecekteki planlarını konuştuk. 

 

AB Enstitüsü’nün Kış webinar serisini ve Bilim Akademisiyle beraber gerçekleştirdiği Bahar webinar serilerini Sosyal Kafa dijital platform aracılığı ile yayınladık. Öncelikle bu güzel işbirliği için teşekkür ederiz. Sosyal Kafa ile başlayalım. Çıkış fikri, güncel çalışmaları, işleyişi ve gelecek planları ile ilgili bilgi verebilir misiniz?

Sosyal Kafa BJK TV’de bir program olarak başladı. Onun da ilhamı daha önce TRT Haber’de danışmanlığını yaptığım Sosyal Medya programıdır. TRT Haber’deki programda editoryal bağımsızlık sınırlı olduğu için zamanla oradan çekildim. BJK TV de o zamanlar (2011) bir atılım içindeydi. Beni de tribünden tanıyorlardı (aktif taraftarlık dönemim). O zaman bir TV programı formatında başladı ama zamanla deneyimsel ve transmedya yapıya sahip, amatör ruhunu koruyan ve dayanışma temelli bir içerik platformuna evrildi. Daha önce Youtube’u arşiv olarak kullanıyorduk ama pandemi döneminde asıl mecramız haline geldi. Bununla birlikte websitesinden sosyal medya hesaplarına kadar çeşitli platformlarda değişen içeriğiyle varlığını sürdürüyor. Genel olarak birkaç hayalim var: Türkiye dijital aleminin bir arşivini tutmak. Ana konuk listemize bakıldığında bu zenginlik görülecektir. İkinci olarak burası bir kolektif yetişme mekanı olsun. Buraya katkıda bulunan arkadaşlar buradan daha profesyonel ortamlara sıçrasınlar. İnternete gözlerimi açtığımda orası daha az ticari- ticari olana karşı değilim bu arada- ve amatör ruhun daha çok olduğu bir yerdi. Sanırım o anı Sosyal Kafa’da korumaya çalışıyorum (bu arada biz kendi aramızda SosyalKafa diye tek kelime ile yazıyoruz ama her iki kullanım da uygundur)

 

BİLGİ öğrencilerinin Sosyal Kafa’ya ne gibi katkıları oluyor? Kaç öğrenci ile birlikte çalışıyorsunuz?

BİLGİ öğrencileri SosyalKafa’nın her döneminde katkıda bulundu. Zaten her zaman kendi ismimden çok kolektif yapısını, gönüllüğü öne çıkartmaya çıkardık. Çoğu öğrenci arkadaş kendi isimleriyle yazılar yazdı, çeviri de yaptı. Son yıllarda katkıları daha da kurumlaştırdık. İletişim Fakültesi’nin Youtube Kanalında (RGB) program yaptığımız dönemde zaten öğrenci arkadaşlarımız işin içindeydi. Medyascope’taki dönemde de Medyascope’ta çalışan birçok BİLGİ’li arkadaş programımıza destek oldu. Medya son sınıf öğrencilerinin uygulamaları CLAB dersinde ve IIW derslerinde artık SosyalKafa standart bir proje konusu olarak yer alıyor.

 

Erkan’s Field Diary isimli 2004 yılından beri bir de Blog’unuz var. Yurttaş Gazeteciliği “Citizen journalism” konusunda bilinen isimlerden birisiniz. Bize bu kavramı ve geleneksel gazetecilikten farkı nedir anlatabilir misiniz?

Erkan’s Field Diary (EFD) benim en büyük dijital oyuncağım. İnternette içerik üretmeyi ilk orada öğrendim diyebilirim. Tabi şimdiki gibi daha kolay sosyal medya araçları yoktu. Ama oradaki deneyim sonraki süreçlerde de işe yaradı. EFD arzuladığım kadar bir citizen journalism platformu haline gelmedi ama kendi yurttaş haberciliğim için kullandım.

Bugünlerde biraz sönüşe geçen bir terim (yurttaş gazeteciliği)- sanırım profesyonel gazetecilik dijital zamanları artık yakaladı ve vatandaşlara daha az ihtiyaç oluyor. Yine de kavram potansiyeli koruyor. Yurttaşların haber üretimine yaptıkları katkıların tümünü kapsayan şemsiye bir kavram bu. Bazen haberin tamamı da olabiliyor ama genelde daha parçalı katkılar söz konusu. Yurttaş haberciliği hem mobilleşmenin getirdiği avantajlar hem de ana akım medyanın içine girdiği kriz sürecinde boşlukları dolduruyor. Hiç bir zaman birini diğerinin alternatif olarak görmedim. Birbirlerini destekleyen alanlar olduğuna inanıyorum. Türkiye’den başarılı örnekler çıktı, bazıları evrildi, zaten içinde bulunduğumuz medya ekosistemi de sürekli evriliyor…

 

Sosyal medyanın yararı olduğu kadar zararları konusunda da çokça çalışmalar mevcut. Geleneksel medyadan sosyal medyaya geçişi yaşamış ve bu konu üzerinde çalışmaları bulunan birisi olarak iki dönem arasındaki farkı değerlendirseniz siz yarar/zarar karşılaştırması yaptığınızda hangisi daha ağır basar?

İlk zamanların romantizmi kalmadı tabi. Her yeni medya çıkışında ütopik anlamlar kazanıyor. Sonra da distopik bir dönem geliyor. Sanırım şu anda iki uç noktanın arasında normalleşme dönemindeyiz. Yine de karamsarlar ağır basıyor gibi. Sosyal medya ile ilgili sorunları gözardı etmek mümkün değil. Algoritmik manipülasyonlardan siber zorbalığa, kişisel veri ihlallerinden gözetim toplumuna geçişe ve tabi ki dijital eşitsizliklere kadar birçok sorun noktası sayılabilir. Ancak sorunların çözümleri için de çalışılıyor. Saydığım tüm meselelerle ilgili dünya çapında bir bilinçlenme, seferberlik ve çözüm arayışı da var. Internet altyapısındaki dönüşümüler de bize yeni fırsatlar ve kriz noktaları sunmaya devam ediyor.

Nihai olarak ise bence yararlar ağır basıyor. Medyanın bir tür demokratikleşmesi, bireylerin hizmetine hiç olmadığı kadar sunulması söz konusu. Belki başlardaki hayaller gerçekleşmeyecek ama bireyi kuvvetlendiren bir medya türü olasılığı hala var. Yepyeni yerel ve küresel kamusallıkların ve dayanışmaların yolu açılıyor. Buna son dönemlerde blockchain ile daha maddi bir boyut da eklendi. İnternetin ilk çıkışında pek düşünülmemiş ekonomik değer iletimi de artık elimizde. Sosyal medya ile finans teknolojilerinin kaynaşması ile vatandaşların elindeki medya gücü daha da artabilecek.

 

Bir önceki soru ile bağlantılı olarak gençler de artık geleneksel olmayan yöntemleri kullanarak siyasal katılım gerçekleştiriyor. Geçmişte apolitik olarak nitelenen gençler bugün oldukça politik görünüm sergileyebiliyorlar. Bu konudaki görüşlerinizi öğrenebilir miyiz?

Evet hatta daha da ileri giderek şunu söyleyebilirim. Aslında gençler her dönem siyasal katılım içinde oluyorlar ama siyaset yapma biçimleri dönüştüğünden eski kuşaklar bunu farkedemiyor. Gençler önceki kuşakların yaptığı şekilde siyasi katılım göstermek zorunda değiller, hatta çoğu durumda önceki kuşaklar ne kadar başarılı olabilmiş ki gençleri kınasınlar diye bile sorulabilir.

1960’lardan beri artan bir şekilde yeni sosyal hareketler ve kimlik politikaları asıl siyasi katılım haline geldi. Bu bağlamda gençler her dönem bir şekilde katılımda bulunuyorlar. İnternet teknolojilerinin medya kullanımını demokratikleştirmesiyle birlikte katılım biçimlerinin daha da arttığını göreceğiz. Örneğin TikTok ilk akla gelen yer değildir ama Black Lives Matter gösterileriyle ilgili epey bir video oradan izledim. Şu anda İsrail-Filistin geriliminde de Tiktok videoları üzerinden hem anlık yayınlar görebiliyorum hem de siyasi anlatıların internet mimleri olarak nasıl kurgulandığını görebiliyorum.

 

Siz sosyal medyada ne kadar vakit geçiriyorsunuz ve sosyal medyanın geleceği ile ilgili neler düşünüyorsunuz?

Sosyal medya işimin o kadar entegral bir parçası ki onu ayrıca ölçümlemiyorum açıkcası. Zaten özellikle akıllı telefon dönemi sonrası ne zaman çevrimiçi olunup ne zaman olunmadığının sınırları epey kalktı. Aynı şekilde sosyal medya internetin de önemli bir parçası. Onu da diğer internet araçlarından ayrı düşünmek yanlış olur. Bu arada sosyal medya da internet de şemsiye kavramlar. Onların altında birçok mecra ve teknoloji var (ilginizi çekerse şöyle bir alternatif yazılımlar rehberi hazırladık- https://www.alternatifler.info/). Bütün bu çeşitlilik içinde sosyal medyayı veri toplama, iletişim kurma, bilgiyi yayma gibi çeşitli amaçlarla kullanıyorum. Çoğu kullanım akademik ve sosyal pratiklerle doğrudan bağlantılı oluyor. O yüzden gerçekten zaman ölçmek zor. Ama bu sorudan genelde kastedilen sanırım “zaman kaybı” kısmı oluyor. O konuda sanırım sosyal medya mecralarına karşı kontrolü hiç yitirmedim de başka alanlarda yitirdim: Kendimi en çok “Civilization” oyunu ile ödüllendiriyorum ama bazen orada geçen vakte üzülüyorum. Yine de en azından bir yayınla biraz telafi etmiş oldum belki (Sid Meier’in “Civilization” Oyununda Medeniyet Tahayyüllerine bir Bakış).

Özetle gelecek beklentilerime gelince; daha niş alanlarda sosyal ağların çıkması yanında yakın zamanda beklediğim gelişmeler şunlar olabilir: Kişisel veri mahremiyetinin öne çıkması, iş modellerinde veri pazarlamasının biraz geri plana atılmaya başlanması, belki blockchain destekli olarak merkezi olmayan ağların yükselmesi.