MODEL EUROPEAN UNION

30 Ekim 2018 16:28

MODEL EUROPEAN UNION

Günümüz temsili demokrasilerinde parlamento, demokrasinin adeta şah damarıdır. Demokrasi kavramının  tanımı ancak, halkın temsiliyet organı olan parlementonun, verimli bir şekilde işlerliğine kavuştuğunda anlam kazanır. Parlamento üyeleri demokrasi ile yonetilen tüm ulus devletlerde genellikle doğrudan halk tarafından kendilerinin sesi olmak ve halkın talepleri doğrultusunda hak aramak için seçilir. Günümüz dünya düzeninde, halkın kendi kendini yonetmesinin en kilit noktası, işler bir parlamentoya sahip olmasıdır. İşte tam da bu doğrultuda Avrupa Birliği'nin sahip olduğu Avrupa Parlamentosu da, tıpkı yerel parlamentolar gibi, Avrupa vatandaşlarının sesi olmak ve onların hak ve taleplerini dile getirmek için oldukça aktif bir şekilde calışmaktadır. Avrupa Birliği, demokrasi ve hukuk devleti ilkelerini en temel değerleri olarak benimsediğini her fırsatta göstermiş ve Avrupa Parlamentosunun görev ve yetkilerini zaman içinde sürekli bir şekilde arttırmıştır. Bugün Avrupa Parlamentosu, Avrupa Birliği karar alma sürecinde, Konsey ile eşit söz hakkına sahiptir. Yani üye ülkeleri bağlayacak olan hukuki düzenlemeler, Avrupa Parlamentosu ve Konseyi'nin onayı ile mümkündür. Ayrıca Avrupa  Parlamentosu, birlik vatandaşlarının çıkarlarını ve haklarını koruma konusunda  Komisyon'u denetleme hakkına da sahiptir.  

Bizler bu doğrultuda Avrupa Parlamentosu'nun simülasyon programı olan Model European Union'a katılmış bir öğrencinin ağzından bu konudaki deneyimlerini ufak bir mülakat ile öğrenmek ve bu görüşleri sizlere aktarmak istedik.

Keyifli okumalar...

 

Kendinizi tanıtır mısınız?

Ben Hülya Ezgi Tolay. İzmir Ekonomi Üniversitesi, İşletme Fakültesi, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümünden yeni mezun oldum.

 

Model European Union projesi nedir ve bu projeye nasıl dahil oldunuz?

MEU projesi, simülasyon programı altında lisan ve yüksek lisans derecelerindeki öğrenci ve yeni mezun kişiler için Avrupa Birliğinin isleyişini öğrenmeleri için uygulamalı eğitim fırsatı sunan bir programdır. Avrupa Birliğinin kontrolü altındadır ve bu programlar için yıllık ortalama 500 bin Euro bütçe ayrılmaktadır. Bu projeye dahil olma süreci ise biraz zor ama eğlenceli. Öncelikle başvuru formunu dolduruyoruz (transkript, niyet mektubu, ön yazı vb).  Daha sonra,  eğer uygun görülürseniz, makale yazmanız için birkaç soru soruluyor. Beni en zorlayan kısım makale yazma kısmıydı çünkü kelime sınırı 500 idi ve bütün bilgimi bu kadar kısa bir yazıya aktarabilmek benim için çok zordu. Eğer makaleniz uygun bulunursa eğitime katılmaya hak kazanmış oluyorsunuz ve süreç başlıyor. MEU 2018 için yapılan 500 başvurudan sadece 180i eğitime katılma hakkı kazandı. Bunun yanı sıra eğitim programının katılım ücreti de var(150 Euro). Bu katılım ücreti içerisinde konaklama, şehir içi ulaşım, yemek, şehir gezisi gibi birçok hizmet bulunmaktadır. Ayrıca burs alabilme imkânları da mevcuttur. Ben burslu katıldım mesela. Burs için ise belirli bazı şartlar var. Resmi internet sitesinden bu şartların neler olduğuna ulaşabilmeniz mümkün.

 

Bu simülasyonda pozisyonunuz ne idi?

Ben bu simülasyonda Almanya'dan katılım sağlayan bir Avrupa parlamentosu üyesiydim. Üye olduğum parti grubu ise sosyal demokratlardı.

 

Progressive Alliance of Socialists and Democrats (S&D)

http://www.socialistsanddemocrats.eu/

 

Türk Parlamentosu ile Avrupa Birliği Parlamentosu arasında nasıl farklar ve benzerlikler gözlemlediniz?

Benim gözlemime göre farklılıklardan çok benzerlikler söz konusuydu. Sonuçta parlamento işleyiş sistemi demokrasi ile yönetilen tüm ülkelerde birbirine çok benzer. Öncelikle şunu söylemeliyim ki, AB’de çok partili bir sistem söz konusu. Tıpkı Türkiye’deki gibi ve hem partiler arasında hem de siyasal sistemde parçalanmalar oldukça fazla. Sağcı, solcu, aşırı sağcı, aşırı solcu, muhafazakârlar gibi. Mesela Avrupa Birliğinde en güçlü partilerden birisi EPP/Merkez Sağ ve Hristiyan Demokratlar. AKP gibi sağ eğilimli bir partidir ve parlamentoda çoğunluğu sağlamaktadır. Farklılık olarak ise şunu söyleyebiliriz; Avrupa Birliği içerisindeki parti vekilleri birbirlerini ciddi şekilde eleştirebiliyorlar fakat bu eleştiriler, kesinlikle saygı çerçevesini hiç aşmadı benim katıldığım MEU programında. Fakat Türkiye Parlamentosunda ne yazık ki vekillerimizin fikir ayrılıkları kavga ya da hakaret ile sonuçlanabiliyor. AB’de bu durumun söz konusu olmamasını insanların demokrasiyi kendi yaşantılarına dahi katlamaları olarak yorumlayabiliriz.

 

Birliğin benimsediği demokrasi ve hukuk devleti ilkelerinin yansımalarını hissedebildiniz mi?

Kesinlikle hissettim. Daha önce de belirttiğim gibi şunu çok rahatlıkla söyleyebilirim ki; demokrasi ruhunu günlük yaşantılarında dahi benimsemişler. Yasama, yürütme ve yargı organları keskin bir şekilde birbirinden ayrılmaktadır. Bunu bu programda net bir şekilde hissettim. Gerçek demokrasiyi gözlemlemek paha biçilemezdi.

 

Proje çalışanlarının ( sizi ağırlayan ekibin ) size yaklaşımı hakkındaki gözlemleriniz nelerdir?

Öncelikle hepsinin gönüllü çalışanlar olduğunu belirtmek isterim. Çok ciddi zaman ve emek harcanmıştı. Gönüllü çalışanların işini ciddiyetle, saygıyla ve aşkla yaptıklarını görmemek için kör olmak gerekirdi. Programın sonuna kadar hiçbir sistemsel aksaklık yaşamadık her şey son derece disiplinle planlanmıştı ve kusursuzdu. 

 

Avrupa Birliği Parlamenterlerinin parlamentoda ulusal kimliklerini değil de siyasal görüşlerini temsil etmelerinin sebepleri nelerdir? Bu durum, karar alma mekanizmasına ne şekilde yansımaktadır?

Avrupa Birliği parlamenterleri;  parlamentoda, mensubu oldukları üye devletlerden ziyade birliğin vatandaşlarını temsil etmektedirler ve bu yüzden parlamenterlerin parti grupları ülkelerine göre değil eğilimli oldukları siyasal görüşlerine göre belirlenir. Parlamentoda bir grup kurmak için en az 7 farklı üye ülkeden 25 kişi sayısına ulaşmanız gerekmektedir. Birlik böylece Avrupa Birliği Vatandaşlığı kavramını geliştirmeye ve demokrasi açığını kapatmaya çalışır. Birlik bu sayede parlamento üyelerinin bireysel ülke çıkarlarını değil, tüm Avrupa vatandaşlarının siyasal görüşleri ve çıkarlarını savunmaları hedeflemiştir. Fakat tabii ki de işleyişte zaman zaman aksaklıklar çıkabiliyor. Katılmış olduğum simülasyon programında da bunun bir örneğini yaşadık, dilerseniz bahsetmek isterim.

LGBT hakları ile ilgili bir yasa değişikliğine gidildi fakat sol görüşlü bir parti olan Yeşiller ideolojik olarak zaten kendi aralarında fikir ayrılıkları yaşıyorlardı. Bu konu üzerindeki yasa değişikliğinde, bazı Yeşiller Avrupa Birliği Vatandaşlığı kavramını umursamayarak kendi ülkesinin vatandaşlarının çıkarlarını düşündüler ve bu nedenle parti arasında ciddi bölünmeler yaşandı. Bu olayın sonucunda oylamaya gidilmeden önce yeni bir korsan parti kuruldu ve bu şekilde Yeşiller bölünmüş oldular. Bu noktada, AB ilkelerine göre Avrupa Birliği içerisindeki vatandaşlık hakları konuşulması gerekirken bireysellik ön plana çıkmış oldu. Fakat yine de demokrasinin temel kavramlarının tehlikeye atılmadığının altını çizmek isterim.

 

Bir parlamentoda farklı ulusal kimliğe sahip insanlarla aynı fikir üzerinde çalışmanın size kazandırdıkları oldu mu?

Yukarıda da birkaç kez belirttiğim gibi AB’nin temeli hoşgörüye, saygıya, demokrasiye dayanıyor demek hiç yanlış olmaz. Ara sıra aksaklıklar çıksa da birlik olma mantığını her Avrupa Birliği’ne üye olan devlet başarmış diyebilirim. Yine katıldığım programdan örnek vererek açıklayacak olursam sağ eğilimli olan EPP kendi içlerinde hemen hemen her yasa değişikliğinde fikir ayrılıklarına düştüler. Fakat saygı, karşılıklı özveri ile bir sorun çıkmadan uzlaşmayı başarabildiler. Hepsinin farklı ülkeleri temsil etmelerine ve aynı kanun değişikliği üzerinde farklı görüşlere sahip olmalarına rağmen herkesin çıkarları göz önüne alınarak ortak sonuca çok rahat varıldı.

 

Sizin eklemek istedikleriniz var mı?

MEU, benim gibi Sosyal Bilimler Fakültesi öğrencilerinin okulda öğrendikleri bilgileri pratikte uygulama ve kavrama imkanı sunuyor. Bu simülasyona bu bölümlerde okuyan herkesin katılmasını tavsiye ederim. Bunun yanında program sonunda sertifika veriliyor. Sosyal Bilimler Fakültesi öğrencileri için böyle bir sertifikaya sahip olmanın önemini vurgulamama gerek yok diye düşünüyorum. Ayrıca; bu programa katılarak tecrübe edinildiği için ilerleyen yıllarda gönüllü olarak organizasyon ekibi üyesi olarak çalışabilme imkânları da var. Bunun yanı sıra kendi adıma konuşacak olursam Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bitirmiş birisi olarak AB parlamentosunu görmek, o demokrasi ruhunun bir parçası olabilmek, bize senelerce yazılarak öğretilen kavramların uygulamalı şekline şahit olmak çok mutluluk vericiydi ve aynı zamanda öğreticiydi.

Ayrıntılı bilgi için: http://www.meu-strasbourg.org/

Youtube kanalı: https://www.youtube.com/user/MEUStrasbourg/featured

 

 

 

Görseller için kaynak: https://www.facebook.com/meustrasbourg

Röportajı yapan: Ekin Doruk , Stajyer, Avrupa Birliği İlişkileri Bölümü öğrencisi