Avrupa Birliği Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi/Komisyon Başkan Yardımcısı Federica Mogherini’nin İNSAN HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 70. Yıl Dönümü Konuşması

22 Kasım 2018 11:32

Avrupa Birliği Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi/Komisyon Başkan Yardımcısı Federica Mogherini’nin İNSAN HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 70. Yıl Dönümü Konuşması 

Brüksel, 20/11/2018  

 

Her şeyden önce bugünü birlikte kutlamaya karar veren Avrupa Parlamentosu’na ve sana en içten şükranlarımı sunarak sözlerime başlamak istiyorum. İnsan hakları konusunda sivil toplum örgütleriyle düzenlediğimiz yıllık forumla birlikte, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin yıldönümü için de bir kutlama düzenlemenin en iyisi olacağını düşündük. Bence bu, insan haklarının yalnızca Birlik içinde değil; aynı zamanda, dünyanın geri kalan bölgelerinde de desteklenmesi amacıyla Avrupa kurumlarının sivil toplum temsilcisi dostlarımızla nasıl birlikte çalıştığını da gözler önüne seren mükemmel bir karar oldu. 

İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin kaleme alınışının ardından 70 yıl sonra halâ, bu belgede yer alan her sözcüğü uygulamaya sokabilmek adına çabalıyoruz. Ortak çabalarımızın büyük bir kısmı STÖ’lerce yürütülüyor.

Bu nedenle her gün birlikte çalıştığımız dünyanın dört bir yanındaki sivil toplum temsilcilerine ve insan hakları savunucularına ve bugün aramıza katılan siz dostlarımıza samimiyetle teşekkür etmek istiyorum. Sizler, insan haklarının desteklenmesi ve savunulması adına yaptığımız çalışmaların yaşamsal bir parçasısınız.

Bildirgeyi okuduğumuzda halen yapılması gereken çok şeyin olduğu hemen anlaşılıyor. Daha 70 yıl önce Bildirge herkesin çalışma ve eşit işe eşit kazanç hakkı olduğunu ifade etmiş. Bildirge ırkı, cinsiyeti, dini, etnisitesi, sosyal ve mali durumu ne olursa olsun herkesin eğitim hakkını da tanımış.

Evet; Bildirge, kendi zamanının da ötesinde [bir metin]. Benim ülkem İtalya’da kadınlar, Bildirge’nin kabulünden iki yıl öncesine kadar henüz oy kullanma hakkına sahip değillerdi. Yine birçok ülkede oy kullanma hakkı belirli sosyal gruplarla sınırlıydı. Buna rağmen Bildirge  “herkesin kendi ülkesinde yönetimde yer alma hakkına sahip olduğunu” ve “yönetim yetkisinin temelinin, halkın iradesi olduğunu” tanıyordu.

Gerçek anlamda kapsayıcı demokrasiye ulaşılması; kadın-erkek arasındaki ücret farkının giderilmesi; inancı, rengi ve etnisitesi ne olursa olsun herkese saygı ve herkesin saygınlığı adına daha kat etmemiz gereken uzun bir yol var.

Bugün burada bulunan birçoğunuz, hayatını bu hedeflere adamış kişiler…  Bunun için sizlere minnettar olmalıyız. Bu kararlılığınız dolayısıyla bazılarınız şiddetle, tacizle, hapisle karşı karşıya kaldınız. Birçok arkadaş, dostlar bugün hapiste. Birçok meslektaşınız ve arkadaşınız bugün bizlerle birlikte olamadı çünkü özgürlüklerini veya yaşamlarını yitirdiler.

Evrensel Bildirge’nin yayımlanmasının ardından 70 yıl sonra, insan haklarının değerini hafife alamayız. Sanıyorum bugün burada, hep birlikte vermemiz gereken ilk mesaj da bu. Tam tersine, insan hakları ve temel özgürlükler üzerinde yeni bir baskı söz konusu.

Dünya çapında bazı insanlar, insan haklarının modasının geçtiğini savunuyorlar; onlara göre ulusal çıkarlar bireysel ve kolektif hakların bastırılması için haklı bir gerekçe olabilir; ve ulusal güvenlik bazı hakların askıya alınmasını gerektirir. Bugün burada bulunan herkesin, bunun tam tersini teyit etmek üzere geldiğini düşünüyorum: ancak tüm insan haklarına tam saygıya dayanan bir güvenlik [anlayışı] sürdürülebilir olabilir. Toplumlarımız medeni haklar, sosyal haklar ve bireysel özgürlükler güvence altına alındığı zaman gerçekten güçlü, korunmalı ve güvenlidir. İnsan haklarının her türlü ihlali, kolektif ve ulusal çıkarlarımızın ihlalidir.

Yıl boyunca, bu odada bulunan sizin gibi insanların gerçek hikayeleriyle, bu hususu pratikte de ortaya koymaya çalıştık. İnsan haklarının saldırıya maruz kaldığı bir dönemde, savunmacı bir yaklaşımdan daha proaktif bir yaklaşıma geçmek istiyoruz. Özellikle insan haklarının sorgulanması nedeniyle, bu hakların pratikte ve gündelik hayatta ne anlama geldiğini ve Evrensel Bildirgeden bu yana 70 yılda birlikte neler başardığımızı akılda tutmalıyız.

Bazı ülkelerimiz daha önceden bu hakka hiç sahip olmamış insanlara oy kullanma ve okuma hakkını verdi, bu da değişim için en güçlü motordur. Bazı ülkelerimiz binlerce insanı yoksulluktan kurtardı ve kamusal yaşama daha fazla katkıda bulunmalarını sağladı. Bazıları da, Avrupa da dahil olmak üzere, diktatörlükten demokrasiye geçti.

Bu hikâyeleri anlatmak, insan hakları alanında ilerlemenin tüm dünyada meydana geldiğini ve bunun ancak bizim kararlılığımız – hatta inatçılığımız - ve sizlerin cesareti – sayesinde mümkün olduğunu göstermek için farklı kıtalardan 13 ülkeyle güçlerimizi birleştirdik. Bu çerçevede Michelle Bachelet'e [Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiseri] minnettarım çünkü New York'ta [BM] Genel Kurulunda kararlılığın, cesaretin ve ortak çalışmanın sonuç verdiğini gösteren bu insan hakları konulu güzel hikâyeleri sunarken birlikteydik. Bu hikâyeleri insan hakları konusunda ilerlemenin mümkün olduğunu ve gerçekleşmekte olduğunu, ayrıca sizin gibi insanlar sayesinde yarının bugünden daha iyi olacağına dair ümit olduğunu göstermek için anlattık.

Bu hikâyeler güçlenme ve özgürleşmeyi, doğruya evrilen yanlışları ve sivil toplum örgütlerinin çalışmalarıyla toplumların daha da güçlenmesini anlatıyor. Erken yaşta evliliğe karşı çıkan kız çocukları yardım ve destek alıyorlar. Yerel halklar, atalarının topraklarında yaşamaya devam edip kültürlerini koruyabiliyorlar. Göçmenlere de, artık kendi evleri olarak gördükleri yerlerde kucak açıldı.

Ama bu anlattıklarımın halen pek çok yerde gerçekleşmediğini da sözlerime eklemek istiyorum. Avrupa da dâhil olmak üzere, tüm dünyada insan hakları ihlallerinin devam ettiği doğrudur. Ve bazı ülkelerde durum daha da kötüleşiyor. Ama iyi haber ise, tüm bunların önlenebilir hususlar olmasıdır. Hepimiz olumlu değişime katkıda bulunabiliriz, zaten böyle bir katkıda bulunmak hepimizin menfaatinedir. Her bireyin, her ülkenin ve kurumun önünde net bir tercih var. Ben olumlu sonuçlar ortaya konulduğunda ve iyi hikayeler anlatıldığında bunun ilham gücü vereceğine ve etkisinin bulaşacağına inanıyorum.

Biz Avrupa Birliği olarak, tercihimizi çok net bir şekilde yaptık. Bu Parlamento, yıllar içerisinde ve en önemlisi de ihtiyaç duyulan zamanda Denis Mukwege [2018 Nobel Barış Ödülü sahibi] ve Nadia Murad [2018 Nobel Barış Ödülü Sahibi] gibi insanları kutladı ve destekledi.

İnsan halkları savunucularının korunmasına yönelik programımızla sizler gibi mahkemeye çıkarılan ya da hayatı ve ailesi tehdit altında olan insanlara destek olduk. Bir kaç ay önce Azerbaycan gibi bir ülkede ve dünyanın dört bir yanında yakınımızdaki ya da daha uzak yerlerde her gün yaptığımız gibi, sivil toplum aktivitelerini ve kanaat önderlerinin özgürlüğe kavuşmalarını sağlamak için kamusal alanda ve sessizce özel alanda birlikte çalıştık.    

Geçen Eylül ayında, Myanmar'la ilgili uluslararası hesap verebilirlik mekanizması oluşturulması için BM İnsan Hakları Konsey'inde karar alınması amacıyla, ilk defa İslam İşbirliği Teşkilatı ile güç birliği yaptık.   

Bunlar yalnızca örnekler ancak Antonio [Tajani]'nin de belirttiği gibi çalışmalarımız devam ediyor; Avrupa'daki toplumlarımız mükemmel olmayabilir ancak güvenilirliğin de bir gereği olarak, kıtamızda insan haklarına ilişkin durumu daima mercek altında tutma sorumluluğumuz var. İnsan haklarının tek seferde kesin olarak sağlanması harika olurdu ancak gerçek hayatta böyle olmuyor. Hiç bir şey tek kalemde gerçekleşmiyor. İnsan hakları her zaman çalışmaların devam ettiği bir süreç ve her neslin kendine özgü sorumlulukları bulunuyor.  

İçinde bulunduğumuz gibi zorlu zamanlarda bir hatayı yapmama sorumluluğumuz bulunuyor: Bu Bildirge'nin başka bir döneme, ya da sadece bir kaç ülkeye ait olduğu düşüncesine teslim olamayız. Geçmişten gelen bir şey ve Evrensel Bildirge olarak anılmasının bir nedeni var; dünyanın dört biryanından Temsilciler bir araya gelerek tek bir kültür ya da medeniyete ait olmayan ilkeler üzerinde anlaşmaya vardılar.   

Dünya, büyük ölçüde Avrupa olarak bizlerin sorumlu olduğu, insanlık tarihinin en büyük felaketinden yeni çıkmıştı. Tüm dünya o noktada bir araya gelerek tarihin en büyük yıkımı karşısında, tüm ideolojiler, kültürel ve dini farklılıkları bir kenara bırakıp ortak bir zeminde bir araya gelme cesaretini buldu.  

Bugün bir kez daha küresel birliktelik ruhunu yakalamalıyız. Tüm farklılıklarımız ve anlaşmazlıklarımızın ötesinde insanoğlu olarak bizleri bir arada tutan bir şey olduğunu hatırlamalıyız.

Evrensel Beyanname, Birleşmiş Milletler, Uluslararası Ceza Mahkemesi ve üzerinde mutabık kaldığımız kuralların hiç birisi özel ulusal menfaatlerimizin sınırlanması ya da engellenmesi anlamına gelmiyor. Bir araya geldiğimizde aksine bu ilkeler, bu ortak zemin birlikte yaşamamızın temelini ve ulusal menfaatlerin korunması, desteklenmesi ve bir başka felaketin önlenmesi için yegâne yolu oluşturuyor. 

Geçen yetmiş yılın ardından 1948 ruhuna geri dönmeli ve Evrensel Bildirgeyi gündelik çalışmalarımızın merkezinde tutmalıyız. 

Dolayısıyla bunun bir yıldönümü ya da olmadığını söyleyerek sözlerime son vermek isterim. Evrensel Bildirge bugüne dair bir beyannamedir. Bu haliyle de Avrupa Birliğimizin ve tüm dünyanın geleceğine yol gösterici olmalıdır. Hepinize – birçoğunuza her gün yürüttüğünüz çalışmalardan dolayı – teşekkür ederim.      

 

Videoya bağlantı : https://ec.europa.eu/avservices/video/player.cfm?ref=I163604

Konuşmanın İlgili Kaynağı:  https://www.avrupa.info.tr/tr/eeas-news/insan-haklari-evrensel-bildirgesinin-70inci-yildonumu-munasebetiyle-yuksek-temsilcibaskan

Avrupa Birliği Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Frederica Mogherini Hakkında Ayrıntılı Bilgi İçin İnceleyin (İngillizce): https://ec.europa.eu/commission/commissioners/2014-2019/mogherini_en